Daha önce yine bisiklet ile Estonya'dan İspanya'ya kadar olan uzun bir yolu kış şartlarında tek başına kat eden Ağa Mehdiyev bu sefer pedala "Ekolojik Barış Yolculuğu" ismi taşıyan projesiyle yüklendi.

İskandinavya ülkelerinin tabiatı ve farklı kültürlerine sefer eden gezgin, yaşanan ekolojik sorunlara dikkat çekmek için güzergahındaki birçok kurum ve kişi ile konu hakkında fikir alışverişi yaparak, farkındalığın artırmak için hem ülkeleri gözlemledi hem de farkındalığı artırmak için çalışmalar yaptı.

Aga2

Yaptığı sehayatleri projelendirerek farklı mesajları içeren temalar işlerken, kültürel farklılıkları ve toplumların değişik yönlerini de keşfediyor. İspanya sıcaklığı ile İskandinav soğuk iklim değişim arasında evreden evreye geçiş gibi yolculuklarda, asıl anlamda bazı konulara dikkat çekmek istiyor.

Ekolojinin önemi sadece sebze yetiştirmek için gerekli olmadığını, aynı zamanda doğa, kişilikleri şekillendiren ve insanlığın geleceğinin garantisi olan yüce bir süreç olduğuna da vurgu yapan Ağa Mehdiyev, farkındalığı artırmak ve aynı zamanda farklı coğrafyalardaki ekolojik bakış açısını değerlendirmek amacıyla yaptığı çalışma da önemli deneyimler edindiğini söyledi.

Ağa Mehdiyev, ekolojik barış yolculuğu sırasında İskandinavya'da kilise, cami, kütüphane ve gençlerin bulunduğu çeşitli yerleri ziyaret ederek, topluluk liderleri ve farklı kişilerle düşüncelerini paylaştı.

Genel sehayatlerinde doğal koşullarda barınmasını gerçekleştiren Mehdiyev, Ekolojik Barış Yolculuğu'nda da yine ormanlarda ve sokaklarda geceledi. Bazı zamanlarda ise Fin, İsveç, Norveç ve Azerbaycanlı ailelerin yanında kalarak oradaki yaşamın kültürler arası farklılığını gözlemledi.

Aga5

Yolculuğu sırasında zaman zaman soğuk göllerde yüzdüğünü ve bunun bir arkadaşı aracılığıyla alışkanlık haline gelmeye başladığınıb belirterek: "Bu alışkanlığıma Eston arkadaşım Jan ile başladım, ilk kez onunla çıplak ayakla karda yürüdüm, soğukta kaldım. Sonra İzlanda'da buzlu suda yüzdüm ve devam ettim. Jan ve büyükannesi olmasaydı bisiklet yolculuğumu gerçekleştiremezdim." dedi.

Helsinki'den başladığı gün "Barışın İnşası" etkinliğine katıldı. Seyahat ve amaçları hakkında konuşarak eğitmenler tarafından büyük ilgi ve alkışla karşılandı.

Mehdiyev'in İskandinavya seyahet deneyimi özetle şöyle:

20 Eylül'de Helsinki'den başlayıp 5 Ekim'de Oslo'da bitirdiğim bir İskandinavya yolculuğum oldu. Yolculuğun ilk gününde Helsinki'de Finlandiya BM Gençliği ve SaferGlobe tarafından düzenlenen Barış İnşası Konferansı'nda proje fikirlerimi paylaştım, büyük ilgi ve destek gördü.

Finlandiya, İsveç ve Norveç'teki birçok şehirde bulundum. Helsinki, Turku, Stockholm ve Oslo gibi büyük şehirlerde çevre sorunları hakkında konuştum. Ekolojik problemlerin temelinde ideolojik boşluklar ve tüketim odaklı yaşamın olduğunu düşünüyorum. Aşırı alışverişin daha fazla mutluluk getirdiği gibi yanlış bir inanç, maalesef doğaya daha fazla zarar verilmesine neden oluyor.

Aga7

Camiler ve kiliselere de gittim. Farklılıklar yerine benzerlikleri görmeye çalışıyorum. Bu ziyaretlerimde insanlığın en üst değerleri etrafında birleşebileceğimize ve dünyayı daha iyi hale getirebileceğimize inanıyorum.

İsveç'te camiler bana çok yardımcı oldu; yiyecek ve konaklama sundular. Finlandiya'da Cənab Kari ve ailesi beni evlerine davet etti. Kari, nanoteknoloji uzmanıydı, ailesiyle birlikte bana büyük nezaket gösterdiler. Aynı şekilde Lasse ve Hikka gibi başka insanlar da yardım etti.

Ama genel olarak, maddi refahın yüksek olduğu bu ülkelerde insanların sağlığı, hayata bakışları, düzenli bir yaşam sürmeleri dikkatimi çekti. Ancak bazen çocukların ebeveynlerine karşı soğuk bir tutum sergilediklerini gördüm, bu hoşuma gitmedi.

Aga6

Her gülün bir dikeni, her yolun bir çukuru, her aşamanın bir zorluğu olduğu gibi, güzel şeylerin içinde küçük problemlerde yaşanıyor. Mehdiyev, İsveç'te tedirgin olduğunu belirttiği şu durumu da yaşadı:

İsveç'te Husby yakınlarında bir araba tarafından takip edildiğimi düşündüm. Ormanlık alandan geçerken sağ tarafta park etmişti, yaklaşık 45-50 yaşlarında bir adamdı. Arabanın arka tarafında plaka yoktu. Yanından geçtiğimde motoru çalıştırdı ve yavaş yavaş beni takip etmeye başladı. Telefonumu çıkardığımda hızla bölgeden uzaklaştı. Polisle durumu paylaştım.

Son olarak, ben Müslüman bir Türk'üm ve bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti'nin vatandaşıyım. Değerlerime sahip çıkmanın, kültürel asimilasyondan kaçınmanın önemli olduğuna inanıyorum.

Türk ve Müslüman insanın ruhu ve iradesi çok güçlüdür, buna sahip çıkalım.

Editör: Semihhan Aydemir