Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi törenle karşıladığı Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb'la ortak basın toplantısı düzenledi.
Açıklamalardan öne çıkan başlıklar şöyle:
İkili ticaret hacmimiz bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 6'lık artış göstererek 2,2 milyar dolar seviyesini aşmıştır. Müşterek gayretlerimizle 5 milyar dolarlık hedefimize kısa sürede ulaşacağımıza inanıyorum. Önümüzdeki sene Finlandiya'da düzenlemeyi planladığımız toplantıyı önemsiyoruz. Savunma sanayi alanındaki işbirliğimizi de ele aldık. Beklentilerimizi en üst düzeyde aktarıyoruz. Bilim ve teknolojiden, eğitim, kültür ve turizme uzanan geniş yelpazede ilişkilerimizin çeşitlendirilmesini, geleceğe yönelik yatırımlar olarak addediyoruz.
NATO müttefikleri olarak savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi ele aldık. İkili ilişkilerimizin sağlam temeller üzerinde güçlenerek devam edeceğine samimiyetle inanıyorum. Türkiye olarak kalıcı barış, istikrar ve refah ortamının tesisi için arabuluculuk tesisi için önemli rol oynamaktayız. Bu alanda işbirliğimizi derinleştirmenin, küresel meydan okumalarla mücadele bakımından önemli olduğuna inanıyoruz.
Görüşmelerimizde Gazze'de yaşanan soykırım, Lübnan'a sıçrayan Ortadoğu yangını, Türkiye-AB ilişkileri başta olacak şekilde güncel meseleleri değerlendirdik. Finlandiya'nın AB üyelik sürecine artırarak desteklenmesi beklentimizi paylaştım. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin altını çizdik.
Gazze ve Lübnan'a yönelik İsrail saldırganlığı gündemimizin odağında yer aldı. İsrail'in katliamlarıyla ilgili tavrımızı hem BM'de hem de bugün Meclisimizde açık yüreklilikle dile getirdim. İsrail'in işgal ve ilhak arayışına karşı tavrımız tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşlarının asli görevidir. Bir kez daha Gazze'de acil, kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyorum. Lübnan halkının ve hükümetinin bu süreçte yanında olmamız gerekiyor.
Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası teşkilatlarının etkisiz kaldığı bu ortamda Filistin devletinin tanınması daha büyük önem ifade ediyor. 7 Ekim'den bu yana 9 ülke Filistin devletini tanımıştır. Bunu yapmayan ülkelere Filistin devletini tanıma çağrımızı yineliyoruz.
FİNLANDİYA CUMHURBAŞKANI STUBB
Yaklaşık 2 saatin büyük kısmını başbaşa görüşmelerde sayın Cumhurbaşkanı ile geçirdik. Dünyanın her yerinde çatışmalar yaşandığı dönemde bu görüşmeleri gerçekleştirdik. Ukrayna, Lübnan ve aynı zamanda Sudan'da. Türkiye'nin jeopolitik olarak bugünün dünyasında en önemli ülkelerden biri olduğunu düşünmemizin sebebi harita. İlişkilerimizin her zaman olduğundan daha yakın. Finlandiya'da yaşayan Türk ve Tatarlar'dan çok memnunuz, çok mutluyuz.
BM'de sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan olduğu dönemde birlikte çalışma yaptık. Benzerliklerimiz çok. Şimdi NATO'da müttefik durumundayız. Her ülke güvenlik sağlayıcısı ülkeler. Her ülkede barış arabulucuları var. Sayın Cumhurbaşkanı sizin ve ekibinizle çok faydalı işbirliği yapacağımıza inanıyorum. Ticari ilişkilerimiz konusunda daha fazla çalışmalıyız. Bugün ele aldığımız çatışmalar konusuna gelecek olursak. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda mutabık kaldık.
Ukrayna'nın Rusya saldırısına karşı kendisini koruma hakkı olduğunu düşünüyoruz. Türkiye her iki tarafla da konuşabilen, bugünün dünyasında nadir birkaç ülkeden bir tanesi. Bu da çok önemli. Ortadoğu'da devam etmekte olan çatışmalar konusunu ele aldık. İsrail'in kendisini savunma ve koruma hakkı olduğunu kabul ederken aynı zamanda İsrail'in uluslararası hukuka uyması gerektiğini düşünüyoruz.
Gazze'den sonra Lübnan'da aynı şeyi görmeye başladık. Finlandiya olarak acil ateşkes çağrısında bulunduk. İki devletli bir çözümden yanayız. Bunu sağlayacak siyasi süreci destekliyoruz. Bu iki savaş hem Filistin'de hem Lübnan'da yaşananlar belki de barışla sonuçlanacak ama henüz bu noktadan çok uzaktayız diyebilirim. Finlandiya olarak her türlü terörizmi kınıyoruz, lanetliyoruz.
Batı ile Doğu arasında bir köprü gerçekten Türkiye. Çok kutuplu dünyada Türkiye'nin rolü her zamankinden daha önemli diye düşünüyorum.
SORULAR VE YANITLAR
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Finlandiya'yı zannedildiği gibi bekletmedik. İsveç'ten önce biz Finlandiya'ya hemen NATO üyelik noktasında önünü açtık. Tek şeyimiz yeter ki terör noktasında Finlandiya'da hareketlenme olmasın, bir an önce orada terörün önü alınsın dedik. Değerli dostum bununla ilgili mücadelesini verdi ve biz de Finlandiya'da terörle mücadelede başarılı oldukları için hemen terör noktasındaki adım atılınca biz Finlandiya'nın NATO'ya girmesinin önünü açtık ama İsveç için aynı uygulamayı yapamadık; çünkü İsveç maalesef terörle mücadelede Finlandiya gibi davramnmadı, adım atamadı. Sonunda Finlandiya NATO'ya girdi, İsveç daha gecikmeli olarak girdi. O da terörle mücadelede gereken adımları attıktan sonra onunda önünü açmak için mücadelemizi verdik ve şu anda Finlandiya da İsveç de NATO'nun malum üyeleri oldular, her ikisi için hayırlı olsun.
STUBB: Benim her zaman verdiğim mesaj şuydu, sabırlı olmalıyız. Zaten NATO üyeliğinde ilerliyorduk. Eski müttefiklerin birtakım istek ve sorunlarını dikkate almak gerekiyordu. Bendin önceki Cumhurbaşkanı ve siyasiler oturup müzakereleri yaptılar. Tarih yazıldı. Tarihinde NATO'ya en hızlı üye olan üye olduk.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Müşterek atılabilecek adımlar konusunda burada her iki ülkenin arabuluculuk konusunda yapabileceği bir şey var mı diye düşünecek olursak; maalesef her iki ülkenin arabuluculuk noktasında ne denli başarılı olabiliriz bunu biraz da zaman gösterecek. Görünen o ki, bugün ne İsrail, Filistin için bir şey diyemeyeceğim, ama İsrail'in böyle bir arabuluculuğa yaklaşması veya kabulü sözkonusu değil. Atılacak adımlarla, bakanlarımızın yapacağı ön çalışmalarla bir netice alabilirsek, bu netice üzerinden inşallah arabuluculuk çalışmalarına devam ederiz.
STUBB: Sayın Cumhurbaşkanına katılıyorum. Barış dostları arabuluculuğu girişimini hatırlattı. Sorun şuydu, orada BM yoktu. BM'nin barış için arabuluculuk yetkisi yoktu. Şimdi daha pratik hale geldi. Bir orta yol bulabiliriz belki. Belki de barış dostları orta nokta bulabiliriz diye düşünüyorum. Düşmanlar arasında arabuluculuk yaparsınız, dostlar arasında değil. Arabuluculuktan önce ateşkes lazım. İnsani yardım koridorunun açılması gerekiyor ve gerçek anlamda siyasi sürecin başlatılması gerekiyor.