Elif Demir Gökçe, Danimarka’da Müslüman koruyucu aile olmanın zorluklarını Camia Haber’e anlattı.
Danimarka’daki sosyal gözetim kurumları ve belediyeler, Müslüman bakıcı ailelere çocuk vermek istemiyor. Belediyeler, bakıcı aile olmak için gerekli şartlara sahip olsa da Müslüman ailelere çeşitli bahanelerle çocuk verilmiyor. Müslüman göçmenlerin çocuklarının velayetinin daha çok sıklıkla ailesinden alındığı Danimarka’da göçmen nüfus da giderek artıyor.
Danimarka’da Müslüman koruyucu aile olmanın zorluklarını kendisi de koruyucu aile olma şartlarına sahip olmasına rağmen koruyucu aile olma başvurusu reddedilen Elif Demir Gökçe ile konuştuk. Elif Demir Gökçe aynı zamanda son belediye meclisi seçimlerinde Brøndby Strand Belediye Meclisi Üyesi olarak seçildi.
Koruyucu aile olmak için ne zaman müracaat ettiniz?
Ben ve eşim bir Müslüman ailenin çocuğuna koruyucu aile olmak için 2017 yılında başvurduk. Koruyucu aile olmak için kurslara gittik, koruyucu aile olmak istediğimiz çocuklarla saatlerce sohbet ettik. Ayrıca kendi çocuklarımıza da konuyu açıp konuştuk. Bu konuda bize kurs veren sosyal güvenlik hizmetleri görevlilerinin gerçekten profesyonel olduklarını, bizi göreve hazırlamada usta olduklarını söylemeliyim. Bu görevliler, yeteri kadar Müslüman koruyucu aile olmadığı için bizim Müslüman çocuklarla gerçekten çok iyi anlaşabileceğimizi de söylediler.
Kurs bitiminden sonra bize verilecek olan çocukları dört gözle bekliyorduk. Gelecek çocuklar için evimizi de hazırladık ve evimizi onlara uygun hâle getirmek için 100.000 DKKR’dan fazla harcama yaptık.
Siz çocuğunun velayeti belediye tarafından alınan Müslüman bir aile ile hiç görüştünüz mü?
Müslüman Kürt bir ebeveyn çift, bizi özel tavsiyelerle bulmuştu. Sosyal Güvenlik Kurumu koruyucu aile olarak benim ve beyimin iyi bir ikili olduğumuz için çok memnundular. Fakat yine de belediye bizi koruyucu aile olarak istemedi.
Vermeyişlerinin sebebi olarak da “Bebek hasta” dediler. Ama çocuk hasta değildi. Hasta olmayan bebeğin nasıl hasta olduğunu sorduğumuzda da çocuğun hastalığının bir tanısı olmadığını söylediler. Çocuğun ana-babası göz yaşlarına boğuldu. Bebek bu sefer, kardeşlerinin yanından alınarak başka bir aileye verildi. Çocuğun ailesi Müslüman bir aile olarak bizim yanımızda olmasını istiyordu ve benden yardım istedi. Ama belediye çocuğu bize vermedi.
Danimarka Sosyal Müfettişliğinin kurallarına göre koruyucu aile, 3 yıla kadar bir çocuğun bakımı için müracaat etmesi lazım. Aksi takdirde bakıcı aile olma hakkını kaybedilmektedir. Biz Müslüman çocuk almak istedik, hiçbir Müslüman çocuk teklif edilmedi. Bize 5 çocuk vermek istediler, aralarında hiç Müslüman yoktu.
Sosyal Güvenlik Kurumu, belediyelerin bize karşı uyguladığı ayrımcılık karşısında çok şaşırdılar. Ama, bunu dışa yansıtmak istemiyorlar.
Çocukların ailelerinden alınması Danimarka’da çok karşılaşılan bir olay. Bunun yasal dayanağı nedir?
Danimarka’daki çocukların ailelerinden alınarak devlet korumasına verilmesi 1 Ekim 2019 tarihinde daha da kolaylaştırıldı. Bir belediye, bir ailenin çocuğuna “muhtemel” kötü muamele yaptığı veya “muhtemel” bakamadığı gerekçesi ile bir çocuğu ailesinden alabilir. Güya, belediyeler böylece binlerce çocuğu kurtarmış oluyor.
Bugüne kadar, çocukların velayetini ailelerinden zorla alan belediyeler arasında Lolland belediyesi bu seçeneği kapsamlı bir şekilde kullanan belediyelerden birisidir. 2019 yılında da Brøndby belediyesi 284 çocuğu zorla ailelerinden almış durumdadır.
Başbakan Mette Frederiksen yeni yıl konuşmasında çok acı bir durumu açıklamak zorunda kaldı: “Daha çok sayıda çocuğu zorla ailelerinden uzaklaştırmalıyız. ‘Muhtemel’ ailelerdeki tüm kardeşleri ayırmalıyız. Önümüzdeki yıllarda, yeni ailelere evlatlık verilmek üzere çoğunlukla Müslüman ailelerin yeni doğan ve küçük çocukları olacak. Ailelerinden alacağımız çocuklarda bir sayısal patlamayla karşılaşacağız.” dedi.
Yani Müslüman aileler, çocukları ellerinden alınacak “muhtemel” aileler arasında mı?
Evet, neden Müslüman çocuklar? Öyle sanıyorum ki, Müslümanların belediye veya yerel siyasette aktif sesleri olmadığı için Müslümanlar özellikle hedef seçiliyor.
Hatta ben ne yazık ki, meselenin açık olarak tartışılmasına cesaret eden çok az kişiyle tanıştım. Tabi, bir de hem bizim Müslümanlar olarak konuya duyarsız kalmamız, bunun için gereken girişimlerde bulunmamamızı buna eklemek lazım. Ayrıca, Danimarka medyasının Müslümanları olumsuz yansıtması da bunda etkili olmaktadır.
Peki ya etnik Danimarkalı çocuklar? Ben tüm çocuklar için büyük bir sorumluluk hissediyorum. Onlar da en az her çocuk kadar kötü muamele görüyor, ama, hedefe Müslüman aileleri koyuyorlar. Fakat, etnik Danimarkalı çocuklar ve aileleri için de durum kötü. Bunun için sesimiz daha çok çıkarmalıyız ve birçok platformda bu konuyu gündeme getirmeliyiz.
Bu konuda sesimizi nasıl duyurabilirsiniz?
Müslüman olmak suç değil. Ben ve diğerleri birçoğumuz Müslüman Danimarka vatandaşıyız ve çoğu vatandaş gibi tüm yasa ve yönetmeliklere uyuyoruz. Onun için ayrımcılıkla mücadele etmeliyiz. Kimse sırf Müslüman olduğu için yargılanmamalı, “Muhtemel aile” diye bakılmamalı. Bir anne, bir kadın, bir müslüman olarak. Kanun önünde herkes eşittir.
İnşallah Brøndby belediyesinde, bu konukların da gündeme gelmesi için çalışacağım.
Son olarak diyorum ki, “Çocuğun en iyi refahı, en iyi çıkarı, ancak yasalara uygun ve Müslümanlara karşı önyargısız davranıldığı takdirde teminat altına alınır.”