DÜNYA

ABD'de 22 bin kişi ellerinde otomatik silahlarla sokağa çıktı!

ABD'de 22 bin Trump fanatiği ellerinde otomatik silahlarla sokağa çıktı, ülkenin diken üstünde izlediği maskeli gruplar arasında milisler de vardı. ABD'nin Virginia eyaletinin başkenti Richmond'da bireysel silahlanma yanlısı göstericiler, eyalet kongresinin bazı kısıtlamalar öngören önlemlerini protesto için toplandı. Amerikan medyası, 22 binden fazla silahlı göstericinin protestoya katıldığını duyurdu.

Eylemi asıl düzenleyen grup Virginia Vatandaşları Savunma Ligi'ydi. Ancak eylemi fırsat bilen bazı ırkçı grupların yanı sıra, kendilerini milis grubu olarak adlandıran topluluklara mensup silahlı kişiler de eyleme katılmak üzere Richmond'daydı.

Geçtiğimiz Cuma gününden itibaren bölgede olağanüstü hal ilan eden Virginia Valisi, eyalet kongresi önündeki meydanda silah taşınmasını geçici olarak yasaklamıştı.

Eyalet kongresi önündeki meydana silahla giriş yasak olsa da, eylemcilerden bazıları meydan girişine kadar kamuflaj kıyafetleri ile geldi. Bazılarının üzerine silah da bulunması da dikkat çekti.

Yetkililer üç yıl önce Virginia eyaletinin Charlottesville bölgesinde ırkçı gruplar ve karşıt göstericiler arasında can kaybının da yaşandığı olayların benzerinin yaşanmaması için Richmond’da sıkı güvenlik önlemleri aldı.

Meydana girmek isteyenler önce güvenlik kontrolundan geçirildi, silahı olanların silahları alındı. Polis kaynaklarına göre, maske kullanılmasının yasak olduğu uyarısına rağmen yüzünü bandana ile gizleyen 21 yaşındaki kadın bir eylemci dışında gözaltına alınan olmadı.

Öğle saatlerine doğru toplanan kalabalık öğleden sonra olaysız bir şekilde dağıldı. Gösteri sırasında sokak satıcıları da üzerinde silah yanlısı ve Başkan Donald Trump yanlısı sloganlar olan tişörtler sattı.

Eyleme Teksas'tan bir tüfek ve tabancasıyla katılan Teri Horne, "Onları Virginia'da durdurmazsak, başka eyaletlerde de silahlarımızı elimizden alacaklar" dedi.

Geçtiğimiz hafta FBI’ın düzenlediği operasyonda, Ricmond'daki gösteriye katılarak olay çıkaracakları şüphesiyle Neo-Nazi grubuna üye olduğu belirtilen üç kişi gözaltına alınmıştı.

Gösteriye katılan silah yanlıları, Demokratlar'ın kontrolundaki yeni yasama organının gündeminde olan silah yasa tasarılarına karşı tepkilerini dile getirdi.

Virginia Kongresi'nin her iki kanadında da Demokratlar çoğunlukta ve eyalet valisi de Demokrat Ralph Northam. Kongre'nin gündeminde sekiz silah yasa tasarısı bulunuyor ve bunların kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Virginia eyalet yönetiminin, her iki kanadının da kırmızı bayrak yasaları denilen, mahkemelerin ve yerel polisin topluma tehdit oluşturduğu kanısına vardıkları kişilerin silahlarını ellerinden almaya imkan veren yasaları hayata geçirmesi bekleniyor.

Başkan Donald Trump eylemi Twitter'dan paylaştığı mesajlarla desteklemişti. Trump Cuma günkü mesajında "Anayasa’nın ikinci maddesi Virginia eyaletinde çok ciddi saldırı altında" ifadelerini kullanmış, "Demokratlar’a oy verirseniz böyle olur. Silahlarınızı elinizden alırlar" diye yazmıştı.

Rahatlıkla silah sahibi olunabilen ABD'de, her yıl yüzlerce insan katliamlarda can veriyor. 2019 yılı, Teksas ve Ohio'da 29 insanın vuralarak öldürüldüğü saldırılarla hatırlanacak.

Ülkede her silahlı saldırının ardından aynı soru soruluyor: Bu sefer bir şeyler değişecek mi? Yeni Zelanda, Avustralya ve İngiltere'de geçmişte olduğu gibi, ABD'de de bu tür saldırılara duyulan öfke siyasi bir eyleme yol açacak mı?

ABD'de silah satışının kısıtlanması için mücadele eden aktivistler, bu tür saldırıların ardından bir teslimiyet hissine kapılıyor: 2012 yılında Newtown kentinde 20'si çocuk 26 kişinin ölmesine yol açan saldırının ardından kamuoyu baskısı bir şeyleri değiştiremediyse bu sefer de bir şey değişmeyecek.

ABD Başkanı Donald Trump, şimdiye kadar tüm saldırıları aynı nedene bağladı: Akıl sağlığı! Geçtiğimiz yaz gerçekleşen Teksas ve Ohio saldırılarından sonra da bu değişmedi, olayın en önemli nedenlerinin şiddet içeren video oyunları ve zihin sağlığı sorunları olduğunu söyledi.

'Şeytani ideolojiler' olarak nitelediği ırkçılık, bağnazlık ve beyaz ırkın üstünlüğü düşüncesini yenmek için ise dahiyane bir önerisi vardı: "Nefretin Amerika'da yeri yok. Nefret zihni saptırıyor, kalbi harap ediyor, ruhu tüketiyor."

Trump, saldırılardan bir gün sonra yaptığı 10 dakikalık konuşmada, silahlı saldırıları azaltmak üzere beş maddelik bir plan da açıkladı. BBC Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher, söz konusu plandaki tek olumlu maddenin 'kırmızı bayrak' kanunları çıkarmak olduğunu aktarıyor.

Zurcher, "ABD'de bazı kesimlerin beklediği silah yasasıyla ilgili Trump'ın tek planı bu madde oldu. Plan, kamu güvenliğine tehdit oluşturabilecek kişilerin silah sahibi olamaması, bugüne kadar olanların silahlarının da geri alınması için polise hızlıca yetki verilmesini öngörüyor" diyor.

Silah edinme hakkını savunan gruplar ise, bunun polisin gelişigüzel ve keyfî şekilde insanların silahlarını ellerinden alabileceği bir uygulama olduğunu söyleyerek itiraz ediyor. Virginia'da silahlanma yanlılarını sokağa dökün düzenleme, tam olarak 'kırmızı bayrak' kanunları.

BBC'den Anthony Zurcher'in Ağustos 2019'da kaleme aldığı analiz şöyle: "ABD'de son dönemde gerçekleşen saldırıların ardından farklı gerekçeler ortaya atıldı.

Parkland ve Santa Fe'deki saldırılar gelecek umudu olmayan gençlik, Annapolis'teki saldırı akıl sağlığı sorunları, Virginia Beach'teki işyeri sorunları ve Sutherland Springs'teki aile içi uyuşmazlık nedeniyle gerçekleşmişti

Modern ABD tarihinin en ölümcül saldırısı olan Las Vegas'ta bir konserde 58 kişinin öldürüldüğü saldırının arkasındaki motivasyon ise hâlâ bulunamadı.

Fakat bu sefer öncekilerden farklı olarak, eldeki tüm kanıtlar El Paso'daki saldırının çağdaş ABD siyasetinde gittikçe görünür olan beyaz milliyetçi söylemden beslendiğini gösteriyor.

Bu açıdan geçen Ekim ayında Pittsburgh'daki sinagog saldırısına veya 2017'de Charlottesville'de gerçekleşen saldırıya benziyor. Bu ikisi de beyaz ırkçı şiddetin gücünün vardığı sarsıcı boyutları gösteren olaylardı.

El Paso'daki saldırının zanlısı Patrick Cursius'un internete yüklediği ırkçı manifestoyla bağlantısı henüz kesinleşmiş olmasa da bütün deliller aynı yöne işaret ediyor.

Bu saldırıyı yaşadığı kentte yapmadı. Teksas'ın kuzeyinden Meksika sınırı yakınlarına kadar sekiz saat boyunca araba kullandı ve Hispaniklerin (Meksika ve Orta Amerika ülkeleri başta olmak üzere eski İspanyol sömürgelerinden insanlar) yaşadığı bir alışveriş merkezinde ateş açtı.

ABD'liler geçmişte dünyanın başka ülkelerinde genç erkeklerin masum insanlara zarar verecek derecede siyasi şiddete bulaşmalarının nasıl mümkün olabileceğini sorguluyordu. Bugün buna kendi ülkelerinde doğrudan tanık oluyorlar.

Saldırının arkasındaki nedenler beyaz milliyetçi militanların yarattığı tehdit ve bunu önleme yöntemleri üzerinde daha fazla durulmasına yol açabilir. Bu yöntemler arasında silah satışlarının daha sıkı denetlenmesi de bulunuyor.

Saldırının ardından solcular ABD Başkanı Donald Trump ve diğer bazı üst düzey Cumhuriyetçileri, beyaz milliyetçi saldırganın bu cinayetleri işlemesine ilham veren bir söylem kullanmakla suçladı.

Trump belgesiz göçmenlerin ülkeye girişini 'işgal' olarak tanımlamış ve Avrupa'nın göçmenleri kabul etmesinin 'Avrupa'nın dokusunu zedelediğini' savunmuştu. Mayıs ayında Florida'daki bir miting sırasında Trump belgesiz göçmenleri nasıl durduracağını anlatırken kalabalıktan biri "Vurun onları!" diye bağırdı. Trump bu yoruma bir şaka yaparak karşılık verdi.

Bir ay önce de Teksas Senatörü John Cornyn, "Geçen yıl Teksas nüfusuna her bir beyaza karşı dokuz Hispanik eklendi" diye tweet atmıştı. Cumhuriyetçilerin bu tür saldırılara karşı tepkisi - veya tepkisizliği - her zamanki gibiydi.

Bu seferki fark, Demokratlar'ın başkan adaylığı yarışı nedeniyle çok sayıda adayın verdiği tepkinin daha görünür olmasıydı. 20'den fazla aday, silahların daha fazla kontrol edilmesi ve kışkırtıcı ırkçı söylemin kınanması için birbirlerinden daha sert çağrılarda bulunarak öne çıkmaya çalışıyor.

2012'deki Newtown saldırısının ardından Kongre bütün silah alımlarında alıcıların geçmişlerinin araştırılmasına yönelik bir yasa çıkarmaya çalıştı. Senato'daki yasayı destekleyen çoğunluk bulunmasına rağmen yasaya karşı çıkan azınlık bu teklifi bir parlamento prosedürünü kullanarak tıkadı.

Cumhuriyetçilerin kontrolünde bulunan Temsilciler Meclisi ise böyle bir yasayı gündemine bile almadı. Bugünse durum farklı. Demokratlar Ocak ayında Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu ele geçirdikten kısa süre sonra Newtown'ın ardından gündeme gelen yasaya benzer bir yasa çıkardı.

Bu, Kongre'nin alt kanadında 25 yıldır çıkan ilk silah kısıtlama düzenlemesi oldu. El Paso ve Dayton'daki saldırıların ardından Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato'nun üzerinde bu yasayı kabul etmesi yönünde bir baskı var. Yasa tasarısının ABD Başkanı Trump'ın masasına ulaşmasının önündeki tek engel Senato.

2012'de Ulusal Silah Birliği (NRA) gücünün ve ABD siyasetindeki etkisinin zirvesindeydi. On yıllar süren kampanyaların sonunda, milyonlarca silah sahibinin yanı sıra silah üreticilerini de temsil eden bu grup silah sahibi olma hakkını Amerikan kültürünün bir parçası haline getirmişti.

Demokratlar silah düzenlemesini savunmanın sandıkta kendilerine zarar verdiğini düşünüyordu. Al Gore'un 2002'de az farkla kaybettiği başkanlık seçiminin de aralarında bulunduğu yenilgilerin sorumlusu olarak bu konu gösteriliyordu.

NRA'nın desteğini almayan bir aday, ABD'nin her yerinde örgütlenmiş ve maddi olarak güçlü bu yapıyı karşısına almış oluyordu. Newtown katliamının ardından ülkenin pek çok bölgesinde eğilim silah satışlarını kısıtlamaktan değil, aksine serbestleştirmekten, örneğin görünür bir şekilde silah taşımayı yasallaştırmaktan yanaydı.

2016'daki başkanlık yarışında Trump'ın kampanyasına yönelik destekleri o dönem bir kumar olarak görülse de sürpriz zaferinin gerçekleşmesine katkıda bulundu. Fakat son dönemde NRA zor günler yaşamaya başladı. Düşen üyelik gelirleri nedeniyle 2017'deki ciroları 56 milyon azaldı.

İç çekişmeler nedeniyle mahkemelik olan örgüt New York ve Washington DC'de yolsuzluk davalarıyla karşılaştı. NRA'nın seçimlere etkisi de azaldı. 2018'deki ara seçimlerde eski New York Belediye Başkanı Michale Bloomberg'ün katkısıyla silah karşıtı grupların maddi desteği NRA'nınkinin önüne geçti.

Silahları kısıtlamayı savunan Luch McBath, Georgia eyaletinde çekişmeli seçimi önde bitirdi. Bugün NRA, Newtown katliamının ardından yasa tasarısını engellemeyi başaran NRA'dan uzakta. Hâlâ gücü olsa da temelindeki çatlaklar artık görünür halde.

Yukarıda yer alan tüm nedenler bu sefer bir şeylerin farklı gidebileceğini gösterse de bunun önünde bazı değişmeyen engeller var. Bahsedilen Senato engeli son derece mühim. Yasa Senato'dan geçse bile Trump'ın bunu imzalayıp imzalamayacağı da muamma.

2018'deki Parkland saldırısının ardından Trump silahların kısıtlanmasına dair bazı adımlar atabileceğini ima etmiş, hatta NRA'nın muhalefetine rağmen silah alımları öncesinde kapsamlı bir taramayı destekleyebileceğini söylemişti.

Trump NRA liderleriyle buluştuktan sonra hızla fikir değiştirdi silahlanma hakkının 'kuşatma altında olduğunu' ama bu hakkı korumak için elinden geleni yapacağını söyledi.

ABD liderinin dengesiz açıklamaları bir ilk değil. 2017'de Charlottesville'de beyazların üstünlüğünü savunanlarla onları protesto edenler arasında çıkan çatışmalarda önce bir tarafı 'Nazi sempatizanları' gibi ifadelerle suçlamış, sonraki basın toplantısında iki tarafın da suçlu olduğunu söylemişti.