Kuzeyde 78. paralel üzerindeki Longyearbyen, Norveç'in kuzey sahili ile Kuzey Kutbu arasındaki Svalbard takımadalarından birinin üzerinde
Kasaba, bir dağın eteğindeki rüzgara korunaklı vadiye inşa edilmiş küçük ahşap evlerden oluşuyor
1500 nüfuslu kasabada böyle bir uygulamanın detaylarına gelecek olursak, bunun sebebini kasabanın aşırı soğuk olması olarak özetleyebiliriz
1917'de çıkan bir salgında nüfusun önemli bir kısmının ölmesi yüzünden yapılan araştırmada ise bu virüsün sebebinin 70 yıl önce mezarlığa gömülmüş bir ceset olduğu ortaya çıktı
Soğuk hava yüzünden deformasyona uğramayan cesetler halkı salgın tehlikesi ile baş başa bırakıyordu. Bu sebeple bilim adamları burada defin işlemi gerçekleştirmeyi yasaklamış durumda
Kasabadaki bir diğer garip şey ise, 1500 kişi dışında populasyonun büyük bir kısmını kutup ayılarının oluşturuyor olması
Buraya gelip de ağır şekilde hastalanma talihsizliğine uğradıysanız, bir uçağa bindiriliyorsunuz ve ömrünüzün son günlerini Norveç'in başka bir yerinde geçiriyorsunuz
Yok, uçağa yetişemediyseniz ve hastalığa ya da kazaya bu topraklarda kurban gittiyseniz, o zaman da bu topraklara gömülemiyorsunuz
Longyarbyen'in hikayesiyle ilgili çok ilginç detayları BBC yazarlarından Duncan Bartlett kaleme aldı. İşte Batlett'in Longyarbyen kasabasıyla ilgili izlenimleri...
Kristin Grotting, psikoterapist. Buraya 12 yıl önce yerleşmiş. Açık renk cildi, yazları sürekli gökyüzünde parlayan güneşin etkisiyle kızarmış. Kutup bölgesinde, mart ile ekim arası uzun bir tek gün gibi
Güneş hiç batmıyor, ama hiçbir zaman da pek ısıtmıyor. Longyarbyen körfezine bakıyoruz hep beraber. Açıklıyor, eskiden sürekli buz olan bu körfez, artık kış ortasında bile donmuyor.
Çevresindeki buzullar da giderek eriyip küçülüyor. Çok değil on yıl kadar önce, kar motosikletleriyle gezdiklerini anlatıyor körfezin üzerinde. Şimdi bu mümkün olmuyormuş. Küresel ısınma, Kristin Grotting'i kaygılandıran tek konu değil
Emekli olduğunda ne yapacağını düşünüyor. Çünkü bu kasabada yaşlılar ve bakıma muhtaç insanlar için hiçbir olanak yokmuş. Yaşlılar için huzurevi yok ama anaokulu var Longyarbyen kasabasının.
Kışları aylar süren karanlık gece boyunca çocuklar yaptıkları kocaman ve sapsarı güneş resimleri ve kabartmalarını asıyorlar pencerelere.
Çocukların bazıları psikoterapi kliniğine geliyor. Kristin sürekli kalın kış giysileri içinde dolaşmaktan çocukların kollarını, bacaklarını özgürce hareket ettirmeyi öğrenemediklerini anlatıyor
Anaokulunun bahçe duvarı dışında ise çocukları çok daha büyük tehlikeler bekliyor. Öğretmenler bu yüzden sürekli silah taşıyorlar. Çünkü Longyarbyen 1500 insanın yanı sıra, kutup ayılarının da memleketi.
Üniversite birinci sınıfa başlayan her öğrenci, ilköğretim gününde kutup ayısının nasıl vurulup öldürüleceğini öğreniyor
İlk tavsiye, "Hayvanın başını vurmak zordur, göğsüne nişan al. Eğer ayıyla karşılaştığında silahın yoksa, dikkatini dağıtmak için eldivenlerini çıkarıp uzak bir yere at, belki dikkatini dağıtabilirsin. Eğer ağzını şapırdatır gibi sesler çıkartıyorsa öldürmeye hazırlanıyor demektir. O zaman, ayıya, Longyarbyen'de ölmenin yasak olduğunu hatırlatmayı dene, bakarsın hukuka saygısı vardır." Şaka bir yana, Longyarbyen'de bu tehlikeli hayvanları meşru savunma dışında öldürmek kesinlikle yasak.
O durumda bile olayı Svalbard valisine bildirmek gerekiyor. Ziyaretine gittiğim, vali Per Sefland'ın ofisinde içi doldurulmuş koca bir kutup ayısı var. "Vallahi ben vurmadım" diyor.
O durumda bile olayı Svalbard valisine bildirmek gerekiyor. Ziyaretine gittiğim, vali Per Sefland'ın ofisinde içi doldurulmuş koca bir kutup ayısı var. "Vallahi ben vurmadım" diyor.
Sefland'la birlikte kasabanın kızaklarını çeken huski köpeklerini görmeye gidiyoruz. Çalışmadıkları zamanlarda, köpekler körfeze bakan bir merkezde büyük kafesler içinde yaşıyor ve balıkçıların getirdiği fok etleriyle besleniyorlar.
Huskilerin kampının hemen yakınına kutup ördekleri yerleşmiş. Köpeklerin sesinden ürken kutup tilkileri burada onları rahatsız edip yumurtalarını ve yavrularını çalamıyormuş.
Yazlar neyse ama mevsim, daha doğrusu gün kışa döndüğünde yaşam daha bir çetinleşiyor bu topraklarda.
Bembeyaz, kıpır kıpır ördek kolonisine bakınca, insanlar da kış uykusuna yatabilseydi diyorum, dev bir kuştüyü yorganın sıcaklığına gömülüp..