Tatilindeyken duyduğu ezan sesiyle müslüman olan İskoç'un hikayesi..
Peki ama nasıl? Olayın kahramanı Alan Rooney'nin ağzından dinliyoruz..
Aslında ilk kıvılcım ülkemizde, Türkiye’de geçirdiği bir güney tatili esnasında çakmış
Sıradan bir öğlen vaktinde duyulan ezan…
“İçimde bir şeyler uyandırdı” diyor. Bu yolun yolcusu olmaya karar vermiş böylece.
Memleketi olan Inverness’a döndüğünde ilk işi, en yakın kitapçıya gidip Kuran nüshası satın almak olmuş.
“Kuran beni şoke etti. Okuması biraz korkutucu bir kitap, zira insana kendisi hakkında çok şey söylüyor.”
“Kendimle ilgili hoşuma gitmeyen, beğenmediğim şeyler de dahil.” Üç defa baştan sona okuduğu kutsal kitabın ardından bunları söylüyor ve devam ediyor. “Bir şeyleri değiştirmenin vakti gelmişti.”
Söylediğine göre kitaba en başından itibaren sorgucu yaklaşmış. Boşluklarını aramış.
“Ama bir boşluk yoktu” diyor. “Her şey yeterince mantıklı ve yerli yerindeydi: Müslüman olacaktım.”
Ama bu nasıl olacaktı?
Din değiştirmek ve böylece yaşam tarzının tamamen değişmesi; İskoçya'da doğmuş büyümüş, İskoçya’da yaşayan bir adam için neler ifade ediyordu?
O andan itibaren başka bir dinden İslam’a dönen diğer insanların deneyimlerini araştırmaya başlamış.
Yine de her deneyimin kendi eşsizliğine sahip olduğunun farkındaymış.
18 aylık bir serüvenin ardından kendini Müslüman olarak görmeye başlamış.
Günde beş vakit namaz kılıyor, ramazanda oruç tutuyor, Kuran’a göre haram olan her şeyden uzak duruyormuş. Bütün bu süreç esnasında, tek bir Müslümanla dahi tanışmamış.
Sonra, yaşadığı mahallede küçük bir cami olduğunu fark etmiş ve orayı ziyaret etmiş.
“Beni ilk görünce şaşırdılar ama kısa zamanda kabullenildim. Şimdi cemaatin bir parçasıyım” diyor.
“Hala öğrenecek çok şeyim var.”
“İslam nedir? Din ve kültürün farklılıkları nedir? İslam’ın gerçekten yapılmasını istediği şeylerle, herhangi bir kültürün dayattığı şeyler arasındaki farklar neler?” Bu soruları cevaplayabilmek önemli diyor ve sözlerine son veriyor:
“Ben beyaz, orta yaşlı İskoç bir müslümanım. Ve bundan son derece mutluyum.”