DÜNYA

Ve ipler koptu... Şimdi ne olacak?

Herkesin merak ettiği soru cevabını buldu. ABD için şok bir öneri ve bir tehdit daha geldi... Trump yönetimi de ilk karşı hamlesini yaptı. Washington yönetimi son açıklması ile ateşe bir benzin daha dökerken İran'dan bomba bir açıklama yapıldı. Öte yandan Haşdi Şabi de şok bir tepki ile karşılaştı. İşte Hurriyet.com.tr tarafından hazırlanan o detaylar...

Irak Meclisi, ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasına karar verdi. Peki şimdi ne olacak? Irak Meclisi, oy çokluğuyla, ABD güçlerinin ülkeden çıkarılması kararı aldı.

Mecliste yapılan olağanüstü oturumda, oy çokluğuyla ABD ve diğer yabancı güçlerin ülkeden çıkarılmasına karar verildi. Meclisten yapılan açıklamada, kararın uygulanması yükümlüğünün hükümette olduğu belirtildi.

Oylamanın ardından Şii vekiller mecliste, “ABD’ye hayır”, “Mühendis’e evet, “Süleymani’ye evet” ve “Ey işgalci çık dışarı” sloganları attı. Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, ABD Büyükelçiliğininin kapatılmasını istedi.

Sadr, meclise hitaben yaptığı açıklamada, ABD ve Irak arasındaki güvenlik anlaşmasının lağvedilmesi ve ABD Büyükelçiliğininin acilen kapatılmasını talep etti. Iraklı Şii siyasi lider, ülkedeki ABD askerlerinin yer aldığı üslerin de kapatılmasını istedi.

Sadr, "Tüm direnişçiler (Şii milis güçleri) acilen toplanmalı ve uluslararası direniş gücünü oluşturmalı." ifadesini kullandı. Irak’ta istifa eden Başbakan Adil Abdulmehdi, İranlı general Kasım Süleymani ile öldürüldüğü gün, Bağdat’ta görüşme planlarının olduğunu söyledi.

Abdulmehdi, mecliste yaptığı açıklamada, "Bağdat’ta öldürüldüğü gün Süleymani ile görüşme programı" olduğunu belirtti. Başbakan, meclisten ABD’nin ülkedeki varlığına yönelik tutum belirlemesini istedi.

Gösteriler nedeniyle istifa eden Abdulmehdi, yeni biri atanana kadar görevine devam edecek.

İran'a yakın Şii gruplarının söz konusu kararın alınması için milletvekillerine baskı yaptığı iddia edildi.

Irak Hizbullah'ı Siyasi Bürosu, vekillere cep telefonlarına gönderilen mesajla "kararı oylamamaları halinde sonlarının iyi olmayacağı" tehdidinde bulundu.

Şii milis gücü Asayib Ehlilhak Örgütü lideri Kaysa el-Hazali de sosyal medyadan yaptığı açıklamada, "Meclis, Irak egemenliği ve Iraklı canlara yönelik ihlale karşı istenilen kararı almazsa, bundan sonra bu Meclisin oturum ve kararlarının hiçbir değeri olmayacak." ifadelerini kullandı.

Irak'taki Kürt siyasi partiler, ülkeden yabancı güçlerin çıkarılması için mecliste düzenlenen olağanüstü oturuma katılmadı.

Irak Meclisinde 25 milletvekili bulunan Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Grup Başkan Vekili Viyan Sabri, partinin resmi internet sitesine yaptığı açıklamada, ABD ve Irak arasındaki "stratejik güvenlik" anlaşmasının iptal edilmesi ve yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması talebiyle düzenlenen olağanüstü toplantıya Kürt partilerin katılmayacağını ifade etmişti.

Sabri, Kürtler olarak bu konuda tarafsız kalmalarının hem Irak hem de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin çıkarına olacağını söyledi.

Irak Meclisinde Kürtleri 58 milletvekili temsil ediyor. ABD'nin Irak'taki varlığının temeli... Irak'ta Mart 2003'ten Ağustos 2010'a kadar askeri operasyonlar yürüten ABD, Kasım 2008'de Irak'la, içerisinde farklı askeri taahhütlerin bulunduğu stratejik iki anlaşma imzalamıştı.

Dönemin Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker'ın imzaladığı ve 2004'te yürürlüğe giren anlaşmalara, "Stratejik Çerçeve Anlaşması" ve "Stratejik Güvenlik Anlaşması" adı verilmişti.

Stratejik Çerçeve Anlaşma'nın İşbirliği Prensipleri adı altındaki birinci bölümün 3 ve 4'üncü maddelerinde, Irak merkezi hükümetinin çağrısı üzerine ABD'nin ülkede geçici askeri varlık gösterdiği, Irak'ın egemenliğine de saygı duyulması gerektiği belirtiliyor.

Anlaşma ayrıca ABD'nin Irak kara, deniz ve hava sahasını başka ülkelere saldırmak için kullanmamasını, kalıcı askeri üs veya askeri varlık talebinde bulunmamasını öngörüyor.

ABD'nin Irak'ta 9 askeri üssü bulunuyor.

Saddam Hüseyin rejimini devirmek için Mart 2003'te Irak'ı işgal eden ABD'nin bu ülkede bilinen 9 askeri üssü var.

ABD, 2011'de Irak'tan çekilse de buradaki varlığını söz konusu askeri üslerle güçlendirdi. ABD'nin Irak'ta halihazırda yaklaşık 5 bin askeri bulunuyor.

ABD, başkent Bağdat'ta Uluslararası Bağdat Havalimanı'daki Victory Askeri Üssü'nün yanı sıra Taci bölgesinde de eğitim amaçlı Taci Askeri Üssü'ne sahip.

Ülkenin batısındaki Enbar'da Habaniyye ve Aynü'l Esed adlı iki askeri üssü daha bulunan ABD, özellikle 2014 yazında DEAŞ saldırıları sırasında bu üsleri aktif şekilde kullanmaya başlamıştı.

Amerikan askerleri, Salahaddin vilayetindeki Beled Hava Üssü'nü de kullanıyor.Irak'ı işgal eden ABD, Kerkük'teki K1 Askeri Üssü'nün yanı sıra ülkenin ikinci büyük kenti Musul'da da askeri üslerle varlık gösteriyor.

ABD güçleri, Musul'da Kayarra (Geyyara) Askeri Üssü'nde bulunuyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın askerlerini Suriye'den çekme kararının ardından gündeme gelen Erbil'deki Harir Hava Üssü de ABD güçlerinin bulunduğu üsler arasında yer alıyor.

ABD'nin Uluslararası Erbil Havalimanı'nında da bir askeri üssü var.

ABD, Erbil'de 2015'ten beri tamamen kontrolüne aldığı Harir Hava Üssü'nü önce pistini genişletip daha sonra aktif şekilde kullanmaya başladı.

Erbil'deki Harir, Irak'ın diğer bölgelerine göre DEAŞ tehdidinin çok az olduğu bir bölgede bulunması sebebiyle ABD için oldukça güvenli bir üs olarak görülüyor.

Güvenli olmasının yanı sıra Suriye'nin kuzeyi ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ni (IKBY) birbirine bağlayan Fişhabur Sınır Kapısı'na sadece 227 kilometre mesafede yer alan Harir, ABD'nin Irak'ın kuzeyinde Suriye sınırına en yakın askeri üssü konumunda.

ABD'ye son tehdit ise Lübnan'daki Şii Hizbullah örgütü Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'tan geldi.

Nasrallah "Süleymani'yi öldüren ABD askerlerinin bedel ödeyeceğini" belirtti.

Örgüt lideri Nasrallah, Lübnan'da Hizbullah'ın kalesi olarak bilinen başkent Beyrut'un güney banliyösünde, ABD'nin hava saldırısı sonucu öldürülen İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis için düzenlenen törene hitaben televizyon konuşması yaptı.

Kasım Süleymani'nin 1 Ocak'ta kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Nasrallah, ABD'deki gazetelerde kendisine ilişkin çok yazılar yazıldığı konusunda Süleymani'yi uyardığını kaydetti.

Nasrallah, Süleymani'nin çok sayıda suikast girişiminden sonra ABD'deki seçimler ve bölgesel gelişmeler ışığında aleni bir saldırıyla öldürüldüğüne dikkati çekti.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Irak'taki petrol kuyularını ele geçirmek istediğini belirten Nasrallah, ABD'nin bölgede kendisine karşı çıkan bir devlet istemediğini savundu.

Nasrallah, Süleymani'ye yönelik suikastın bağımsız bir olay olmadığını ve Amerikalıların bölgede yeni bir savaş açtıklarını öne sürdü.

Sekreter Nasrallah, Süleymani ve Mühendis'in öldürüldüğü Bağdat'taki hava saldırısına karşı ABD'nin bölgedeki askeri varlığına son verme çağrısında bulundu.

Süleymani suikastından sonra İran yönetiminin bölgedeki müttefiklerinden bir talepte bulunmadığını aktaran Nasrallah, "direniş gruplarından", Süleymani'nin ölümüne karşı kısas uygulama kararı alan olursa bunun kendi iradeleri olduğunu ifade etti.

Süleymani ve Mühendis'i öldüren ABD askerlerinin bedel ödeyeceğini söyleyen Nasrallah, sözlerini şöyle sürdürdü: "Trump ve yönetimi, Amerikan askerlerinin cenazeleri ülkelerine gönderildiğinde kaybettiklerini anlayacaklar. Süleymani'nin öldürülmesine karşı uygulanacak en adil kısas, ABD'nin bölgemizdeki askeri varlığı, askeri üsleri ve savaş gemileri ile her Amerikan subay ve askerine yönelik olacaktır. Bu konuşmalarımızla Amerikalı sivilleri kastetmiyoruz."

Trump yönetiminden de ilk karşı hamle geldi. ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyon, Irak'ta tırmanan gerilim üzerine ülkedeki eğitim faaliyetlerini askıya aldığını açıkladı.

Birleşik Görev Gücü'nden yapılan yazılı açıklamada, Ketaib Hizbullah örgütünün koalisyon kuvvetlerinin konuşlu olduğu üsleri hedef aldığı hatırlatılarak, önceliklerinin DEAŞ ile mücadele eden koalisyon personelini korumak olduğu kaydedildi.

Açıklamada, "Şu anda tamamen koalisyon kuvvetlerinin konuşlu olduğu üsleri korumaya odaklandık. Bu da bizim ortaklarımızın eğitim faaliyetlerini yürütme ve DEAŞ ile mücadelede onlara destek verme konusunda kapasitemizi sınırlandırmıştır. Bu yüzden gözden geçirmek üzere tüm faaliyetlerimizi askıya aldık." ifadelerine yer verildi.

Koalisyonun Irak halkının ve hükümetinin güçlü bir ortağı olduğu belitilen açıklamada, tüm dikkatlerini DEAŞ ile mücadeleye tekrar çevirmeye hazır oldukları ifade edildi.

ABD-İran gerilimi...ABD ile İran arasındaki gerilim, geçen hafta İran destekli Ketaib Hizbullah örgütünün, ABD askerlerinin konuşlu olduğu Kerkük'teki K1 askeri üssüne roket saldırısı düzenlemesiyle tırmandı.

31 roketle yapılan saldırıda, bir Amerikalı sözleşmeli personel ölmüş, çok sayıda Amerikan askeri yaralanmıştı. Bu saldırı üzerine ABD de örgüte ait Irak ve Suriye'deki 5 üsse hava saldırısı düzenlemiş, buna karşılık Şii milisler, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğine saldırmıştı.

Bölgeye asker sevk eden ABD, Irak'a da baskı uygulayarak Bağdat Büyükelçiliğinin önündeki Şii milislerin dağılmasını sağlamıştı.

Daha sonra ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 3 Ocak'ta, İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin Bağdat Havalimanı yakınında düzenlenen saldırıda öldürüldüğünü açıklamıştı.

İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD saldırısının intikamının alınacağını söylemişti.

İran destekli Şii milisler, ABD askerlerinin konuşlu olduğu bazı üslere roket ve füzelerle saldırı düzenlemişti.

ABD Başkanı Donald Trump ise İran'ın Amerikan üslerine saldırması durumunda vurmak üzere İran'a ait 52 hedefi belirlediklerini açıklamıştı.

ABD'den tehdit gibi bir açıklama daha geldi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İran ile yaşanan gerilime ilişkin, "Vekil güçler kullanarak ülkenizde barış ve güven içinde oturamazsınız. 'Tam da buna sebep olan ve İran hükümeti adına karar verici isimleri vuracağız.' dedik. Bu konuda ciddiyiz ve gereken tüm adımları atacağız." dedi.

Mike Pompeo, "İran'a defalarca söyledik. Bize saldırmanız bedelsiz kalmayacak. Biz de kararlı adımlar atacağız. Vekil güçler kullanarak ülkenizde barış ve güven içinde oturamazsınız. 'Tam da buna sebep olan ve İran hükümeti adına karar verici isimleri vuracağız.' dedik. Bu konuda ciddiyiz ve gereken tüm adımları atacağız." ifadelerini kullandı.

Kültürel varlıklara yönelik saldırı ihtimaline ilişkin Pompeo, "Savunma Bakanlığı şu anda seçenekleri değerlendiriyor ama vuracağımız tüm hedefler yasal hedefler olacak." diye konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın İran konusunda kararlı olduğunu ve Süleymani'nin öldürülmesiyle bunu gösterdiğini belirten Pompeo, gerektiğinde İran'a karşı saldırıların devam edeceğini söyledi.

Pompeo, "Trump'ın İran için kültürel anlamda önemli yapıları da hedef olarak belirlemesinin uluslararası hukuku ihlal ettiği" belirtilerek, bu konuda ne düşündüğünün sorulmasına karşılık, "Başkan Trump'ın söyledikleri bizim uzun zamandır ifade ettiklerimizle tutarlı. İran destekli güçler Irak'ta ABD'ye yönelik saldırılarını fütursuzca düzenlediler. Biz de 'bu saldırılar devam ederse İran'ı vururuz.' dedik. Bunu 4 ay önce açıkça söyledik." yanıtını verdi.

Sorunun yinelenmesi üzerine Mike Pompeo, "Atacağımız tüm adımlar Amerikan anayasasına ve uluslararası hukuka uygun olacaktır ve başkan Trump'ın dünkü paylaşımı bundan farklı bir şey demiyor." ifadesini kullandı.

Pompeo, "ABD'nin Süleymani'yi öldürmesiyle Orta Doğu daha da istikrarsızlaşıyor bu konuda ne diyorsunuz?" sorusu üzerine de şunları kaydetti: "Orta Doğu istikrarsız bir yerdi. Biz istikrar için bir alan ve fırsat oluşturuyoruz. Bunu koalisyonlar kurarak yaptık, bunu ortak ve müttefiklerle yakından çalışmakla yaptık ve bunu İran İslam Cumhuriyeti'ne, onların serserice davranışlarını kabul etmediğimizi açıkça belirterek yaptık."

Irak Parlamentosunun tüm yabancı güçlerin ülkeden çıkarılmasına ilişkin kararını da değerlendiren Pompeo, "Şunu unutmamak lazım, başbakan istifa etmiş bir başbakan ve görevi vekaleten yürüten bir başbakan ve tam da mücadele ettiğimiz İran'dan çok büyük tehditler alıyor ancak Irak halkının, ABD kuvvetlerinin ülkede kalmasını istediğinden eminiz." diye konuştu.

Pompeo, Irak hükümetinin ABD kuvvetlerinin ayrılmasını talep etmesi durumunda ABD'nin nasıl karşılık vereceğinin sorulması üzerine de "Irak hükümeti karar verdiğinde ne yapacağımıza bakacağız." dedi.

İran bu kez İsrail'i hedefe koydu... İran'da Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızayi, General Kasım Süleymani'nin öldürülmesine cevap olarak, Tahran yönetiminin askeri cevabının ardından, ABD'nin herhangi bir girişimde bulunması durumunda İran'ın İsrail'i hedef alacağını söyledi.

Entekhab haber sitesine göre, Tahran'daki Musalla Camisi'nde Kasım Süleymani'yi anma programında konuşan eski Devrim Muhafızları Komutanı Rızayi, "Trump ve askerlerinden intikam alacağız, bunda şüphe yok. Eğer Trump, buna karşılık söylediği gibi bir saldırıda bulunursa, bu durumda emin olun Hayfa ve İsrail'in önemli merkezlerini yerle bir ederiz." dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Süleymani'yi öldürme emrini vererek uluslararası hukuku çiğnediğini vurgulayan Rızayi, "Irak Meclisi, ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasına karar verdi. Biz, ABD'nin bölgeden tamamen çıkartılması konusunda mücadele vereceğiz ve Kasım Süleymani'nin yolunu sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Öte yandan Haşdi Şabi şok bir tepki ile karşılaştı. Irak'ın güneyindeki Zikar vilayetinde hükümet karşıtı onlarca kişi Haşdi Şabi karargahını ateşe verdi.

Zikar polisinden bir yetkili, hükümet karşıtı onlarca göstericinin, Zikar'ın idari merkezi En-Nasıriyye'deki Haşdi Şabi karargahını ateşe verdiğini söyledi. Yetkili, göstericilerin, ABD'nin hava saldırısı sonucu öldürülen İranlı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis için düzenlenen sembolik cenaze töreninde Haşdi Şabi'ye bağlı silahlı güçlerin 1 kişiyi öldürmesi ve 4 kişiyi yaralamasına tepki olarak karargahı ateşe verdiğini söyledi.

Güvenlik güçlerinin, karargahı boşaltarak göstericilere engel olmaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı belirtildi.Bugün Haşdi Şabi'ye bağlı silahlı kişiler, söz konusu cenaze merasimi sırasında hükümet karşıtı göstericilerin kalesi konumundaki El-Habbubi Meydanı'na girmeye çalışmıştı. Göstericilerin buna engel olması üzerine Haşdi Şabi unsurları göstericilere ateş açmış, olayda 1 kişi ölmüş, 4 kişi yaralanmıştı.