İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hava trafiğinin durdurmasının ardından yurt dışındaki mahsur kalan vatandaşlarını tahliye etmeyeceklerini açıkladı.
Linde, ''Yurt dışında mahsur kalan İsveçliler ülkeye geri gelmek için Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yardım beklemesin. Bazen bulunduğu yerde kalınması daha iyi olabilir'' dedi.
Sosyal medyada bu açıklamaya çok kızan İsveçli var.
İsveç kornovirüsü krizi ile farklı bir yöntem izliyor. Vatandaşını bilgilendirip, virüsün hızla yayılmasını engelleyerek kontrol altına alınmasına çalışıyor.
Muhakkak bunda başarılı olacak. Zira, İsveç'in köklü devlet geleneği, oturmuş demokratik yapısı ve sistemi bunun bertaraf edecek güçte.
Fakat, burada eleştirmemiz gereken İsveç'in kriz anında hızlı tepki vermemesi.
Ülkede nereyse 100 yıldır, deprem, sel gibi büyük felaketlerin yanı sıra terör belası yok. Bu durum ülkenin iyi yönetildiğinin bir göstergesi. Fakat bu durum rehavete kapılmaya neden olmuş ve devletin hızlı hareket etmesini yavaşlatmış ve bürokrasiyi hantallaştırmış.
Bu zafiyeti 2015'te sığınmacı krizi ve 2018'deki orman yangınlarında gördük.
2015'te ülkeye 163 bin sığınmacı geldi, sistem kilitlendi. Krizin getirdiği olumsuzluklar ancak 4 yıl gibi bir sürede giderilebildi, buda aşırı sağcıların elini güçlendirdi.
2018 yılında ise büyük orman yangınlarını söndürmekte aciz kalındı. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri gösterilen İsveç'te birtek yangın söndürme uçağının olmadığı ortaya çıktı.
Yangın aylarca sürdüğü için doğaya ve hayvanlara büyük zarar verdi.
Ne kadar sorunsuz ve refah ülkede olsa, cep telefona sığan bir dünyada her an farklı krizler İsveç'ide vurabilir. Bu yüzden İsveç'te karar mekanizmaları kendilerini yenileyerek yeni dünya düzenine ayak uydurmalı.