Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 29 Ağustos'ta güven mektubunu sunan Büyükelçi Toft, AA muhabirine Danimarka-Türkiye ilişkileri, Türkiye'nin bölgesel konularda üstlendiği rolün önemi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Toft, eşinin ve kendisinin Türkiye'de iyi ağırlandığını, bundan memnuniyet duyduğunu dile getirerek "Bence Türkiye ile Danimarka arasındaki ilişkiler birçok sebepten ötürü oldukça iyi." değerlendirmesinde bulundu.

İlişkilerin son 50 yılda derinleştiğini vurgulayan Toft, "65 bin Danimarka vatandaşı Türk kökenli. Yabancı kökenli Danimarka vatandaşları arasındaki en büyük grubu oluşturuyorlar. Onlar, toplumumuzun önemli ve değerli bir parçası." diye konuştu.

İkili ekonomik ilişkiler

Toft, Türk kökenli Danimarka vatandaşlarının Türkiye ve Türk kültürüyle bağlarını koruduğuna işaret ederek bu grubun, iki ülkeyi birbirine bağladığını söyledi.

Ekonomik ilişkilerin halihazırda iyi olduğunu ve ulaştırma ile lojistik gibi alanların gelişime açık bulunduğunu kaydeden Toft, iki tarafın da ticaret ve yatırımları güçlendirmeye istek duyduğunu vurguladı.

Toft, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi nedenlerle enerji sektöründe aksamalar yaşandığına dikkati çekerek, Türkiye ile enerji alanında hem hükümetler hem de şirketler arasında çalışmaların sürdüğü bilgisini paylaştı.

Türkiye-AB ilişkileri

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği müzakerelerine ilişkin Danimarka'nın tutumuyla ilgili soruyu yanıtlayan Toft, "Türkiye'yi uzun ve zengin tarihi, Avrupa tarihi bulunan büyük bir Avrupa ülkesi olarak görüyorum." ifadesini kullandı.

AB'nin "Ukrayna'daki savaş" nedeniyle genişleme politikasına farklı bir enerji ve bağlılıkla baktığı, bunun da Türkiye-AB ilişkileri için daha güçlü diyalog imkanı sunduğu değerlendirmesinde bulunan Toft, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 29 Ağustos'ta AB Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı'na (Gymnich) katılmasını "önemli adım" olarak nitelendirdi.

Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın Avrupa'daki güvenlik durumunu ciddi şekilde değiştirdiğine işaret eden Toft, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez Avrupa'da büyük çaplı bir savaş yaşandığını, bunun birçok ülke için "uyanma çağrısı" etkisi oluşturduğunu belirtti.

Toft, ülkesinin, Soğuk Savaş'ın ardından yaklaşık 30 yıl boyunca düşük risk teşkil eden bölgede bulunduğunun altını çizerek, savunmayı güçlendirmek için yatırım yapmak zorunda olduklarını ve ülkesinin bu yılki gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 2,4'ünü buna ayıracaklarını kaydetti.

"Ukrayna'nın savunulmasında" bir arada durulması gerektiğini vurgulayan Toft, "Diyaloğun kurulabileceği kanalların açık tutulması da önemli. Türkiye, bu konuda önemli rol oynuyor. Yakın zamanda (Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı koordinasyonunda Ankara'da gerçekleşen) iki taraf arasındaki esir takasında bunu gördük." dedi.

Toft, savaş nedeniyle 30 binden fazla Ukraynalının Danimarka'ya mülteci olarak geldiğini, bunun kendileri için büyük sorun teşkil etmediğini, onlara güvenli alan sağlamanın önemli olduğunu dile getirdi.

Gazze

Ülkesinin Gazze'deki insani krize yönelik duruşuna ilişkin Toft, şunları kaydetti:

"Ateşkes, çatışmaların sona erdirilmesi, esirlerin serbest bırakılması, Gazze bölgesindeki insanlara yardım için insani çabaların güçlendirilmesi ve bir gün durum elverdiğinde elbette Gazze bölgesinin savaştan sonra yeniden inşası için çağrıda bulunduk ve bulunmaya devam ediyoruz."

Toft, 1994'te Danimarka Dışişleri Servisinde üstlendiği ilk görevde Filistin yönetimine yapılan yardımlarla ilgilendiğini anlatarak "Bu, tam Oslo Anlaşması'ndan sonraydı. Yıllarca Filistin yönetimini ve barış sürecini destekledik. Tabii ki şu anda durumu böyle görmek çok üzücü. Sadece çatışmaların sona ermesini, insani yardımın ve daha geniş bir perspektifte yeniden inşanın gerçekleşebileceği bir durumun oluşmasını umut edebiliriz." ifadelerini kullandı.

"Danimarkalıların, Kopenhag sokaklarında hükümeti İsrail'e silah sattığı için protesto ettiklerini birçok kez gördük. Sizce de İsrail'e silah satmak, Gazze'deki barış çabalarını engellemiyor mu?" şeklindeki soru üzerine Toft, "Sorun şu ki F-35 (savaş uçağı) projesiyle bağlantılı bazı yedek parçalar satıyoruz ama bunun nedeni projenin bir parçası olmamız. Bu, Danimarka'da da tartıştığımız bir konu ama biz bu ortak savaş uçağı projesinin bir parçasıyız. Sebebi de bu." yanıtını verdi.

Toft, AB üyesi ülkelerin 2014 ila 2022 yıllarında İsrail'e silah ihracatını gösteren infografiğe işaret ederek Danimarka'nın, yaklaşık 1 milyon dolarlık satışla listenin alt sıralarında yer aldığını ve silah üretiminin az olduğunu söyledi.

Büyükelçi Toft, ülkesindeki silahların ve savaş uçaklarının birçoğunun Ukrayna'ya gönderildiğini dile getirdi.

Uluslararası örgütlerde reform gündemi

Danimarka'nın Birleşmiş Milletler (BM) gibi çok taraflı örgütleri desteklediğini vurgulayan Toft, diğer Nordik ülkeler gibi BM'de aktif rol oynadıklarını kaydetti.

Toft, İkinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılarını yaşamış bir ülke olarak kurallara dayalı güçlü dünya düzenini desteklediklerini ve BM'nin bunun bir parçası olduğunu ifade etti ve BM'nin Gazze'deki duruma ilişkin de önemli rolünün bulunduğunu sözlerine ekledi.

1990'larda Yugoslavya'da BM askeri olarak görev yaptığı bilgisini paylaşan Toft, "BM'de reformlara ihtiyaç bulunduğu aşikar. Bu, Danimarka'nın da yıllardır savunduğu ve savunmaya devam edeceği bir şey." dedi.

Toft, 5 daimi temsilcinin BM sistemindeki sorunun parçası olduğunu belirterek, birçok alanda reforma ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.

Editör: Atila Altuntaş