Bir ülkeye göç ederken, ev sahibi ülkeye uyum süreci birçok açıdan stresli olabilir. Göç eden kişilerin yaşamış olduğu psikolojik etkileri değerlendirirken mutlaka göç öncesi, göç süreci ve göç sonrası süreç olarak değerlendirmek gerekir. Göç eden kişinin geride bıraktıkları ve bu bıraktığı şeylerin kendisi üzerindeki etkisi kişinin psikolojik durumu için önemli rol oynar. Eğer kişi herhangi bir sebepten dolayı zorunlu göç etmek durumunda kalmışsa, bu süreçte yaşadığı zorlukları travmatik olarak değerlendirmek mümkündür.
Göçmenler, göç sürecinde maddi problemler, işsizlik, sosyal statü kaybı, yalnızlık, aidiyetsizlik hissi, dil engeli ve kültürel farklılıklar gibi birçok stresör faktörlerle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle yeni kültüre uyum sağlayamama, yeterli sosyal desteğin olmaması, düşük benlik algısı ve kişinin kendi yaşamı üzerinde kontrol sağlayamama hissi göçmenlerin yaşadığı psikolojik stres ile alakalıdır ve bu problemler göçmenleri psikolojik olarak derinden etkilemektedir.
Göçmenlerin yaşamış olduğu sorunlar göç ettikleri yere ve göçün zorunlu olup olmadığına göre değişiklik gösterebilir, fakat yaşanılan psikolojik sorunlar hemen hemen ortaktır. Bu süreçte kişilerde uyku problemleri, ağlama krizleri, umutsuzluk hali, depresyon, yorgunluk, disosiyasyon, anksiyete, yeme problemleri, travma sonrası stres bozukluğu, sosyal fobi ya da psikosomatik belirtiler gibi psikolojik problemler meydana gelebilir. Özellikle çocuklar bu durumdan en çok etkilenen gruptur. Ev içerisindeki yetişkinlerde görülen psikolojik problemler çocuklara olumsuz bir şekilde yansıyabilir. Okul ortamında veya dilini hiç anlamadığı bir ortamda çocuk eğer kendisini ifade etmekte zorluk çekiyorsa, kendisini dışlanmış hissedebilir. Bu durum da öfke patlamaları, saldırganlık, içe kapanma ya da anksiyete şeklinde davranışlara yansır.
Göçün Olumsuz Etkileriyle Başa Çıkabilmek İçin Öneriler
Göçün olumsuz etkileriyle başa çıkabilmek ve göçmenlerin yaşamlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için, eğer mümkünse göç edilecek yere yerleşmeden önce oraya ziyaretlerde bulunmak, o yerin benimsenmesine yardımcı olacaktır.
Göç edilecek yeni yerin kültür, dil, yemek ve yaşantı biçimi hakkında bilgi sahibi olmak da kişinin psikolojik olarak göç ile baş edebilme gücünü artıracaktır ve durum üzerinde kontrol duygusu sağlayacaktır. Kişilerin mümkün olduğunca sosyal destek sahibi olması ve benlik algısını artıracak aktivitelerde bulunması da psikolojik olarak olumlu bir etki yaratacaktır.
Göç edilen ülkeye uyum sürecini hızlandıracak etkileşimlerde bulunmak, sosyalleşmek ve kendini izole edip yalnızlaştırmamak da bu süreçte kişinin mental sağlığı adına önemli rol oynamaktadır.
Araştırmalara göre göçmenler dil engelleri, ulaşım sorunları, dilsel ve kültürel açıdan uygun olmayan hizmetlerden dolayı profesyonel desteğe daha az erişmekte ve özellikle yeni ülkede verilen ruh sağlığı hizmetlerinden yeterince yararlanamamaktadır. Fakat göçmenler bu problemler ile yalnız kalmak zorunda değildir ve gerektiği takdirde psikolojik destek alınması, hem yetişkinler hem de çocuklar için faydalı olacaktır.