İsveç'in Malmö kentinde 2015 yılında 9 yaşındaki bir sığınmacı çocuğun yaptığı bir yanlışlıktan dolayı şiddet uygulayan iki güvenlik görevlisinin görüntüsü büyük tepki çekmişti. Güvenlik görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu.
Bu görüntü, 7 yıl sonra sosyal medya üzerinden ''İsveç'te Müslüman çocuklar zorla alınıp sosyal hizmetler kurumuna veriliyor' şeklinde servis edildi. Tabii sosyal medyanın kontrol edilemeyen korkutucu gücü nedeniyle görüntüler özellikle Ortadoğu ülkelerinde milyonları geçen izlenmeye ve tepkiye neden oldu.
Önce şunu belirteyim sosyal medya resmen trollerin, iftiracıların ana merkez üssü oldu. Bu kontrol edilemeyen güç, ilk defa İsveç'i vurdu. Sosyal medyada İsveç bu zamana kadar rüyalar ülkesi olarak lansa edilirdi. İstismara açık bir konu olduğu için işin içine reklam yapmak için terör örgütü DAEŞ'te girerek bir bildiri yayımladı. Şimdi ise İsveç medyası ve kurumları şaşkınlık içinde haksızlığa uğradıklarını belirterek kendilerini anlatmaya çalışıyor.
Atalarımızda bir söz vardır, ''Önce çuvaldızı kendine sonra iğneyi başkasına batır.' diye. Daha bir hafta önce İsveç'in en büyük gazetesi, 'Türkiye'de bütün sokak köpekleri devlet tarafından öldürülecek' şeklinde yalan haber servis edilerek sosyal medyada Türkiye linç edildi. Üç yıl önce 'Türkiye'de 13 yaşındaki kız çocuklara tecavüz serbest bırakıldı'' haberi paylaşıldı ve Dışişleri Bakanı tarafından da sosyal medyada yayımlandı. Bu iftira haberden dolayı Türkiye sosyal medyada çarmığa gerilmişti. Bunun yalan olduğunu ne kadar anlatmaya çalışılsa da bir neticeye ulaşılamadı.
Daha fazla uzatmayacağım; Türkiye aleyhinde İsveç basını ve sosyal medyasında bu tür çirkin haberler ayda en az bir kere yer almaya devam etmekte.
Ya sosyal medyada bu tür yalan ve iftira dolayı haberler hemen kontrol altına alınacak, ya da bu yalanlar herkesi vuracak.
Gelelim İsveç sosyal hizmetler kurumunun çocukları alma meselesine. Sosyal hizmetler kurumun işini yaparken bazen abarttıklarına şahit oluyoruz.
Mesela bir İsveçli aileden çocuk alınacağı zaman şartlar sonuna kadar zorlanarak çocuğu almamak için ellerinden gelinen yapılıyor. Ama bir göçmen aile veya Müslüman aile sözkonusu olduğunda ön yargılar devreye giriyor ve fazla araştırmadan çocuklara el konuluyor.
Şu an için haksızlığa uğrayan aileler var ve bunların önceden hiç dikkate alınmıyordu ve çocukları uzun yıllar kendilerine gösterilmiyordu. Son gelişmelerden sonra gözler sosyal hizmetler kurumuna çevrildiği için alınan çocukların dosyaları yeniden açılmaya başlandı.
Ben bizzat koruyucu aileye verilmiş çocukların çırılçıplak fotoğraflarının sosyal medyada yayımlandığına şahit oldum. Bu fotoğraflar elimizde var ve bunu sosyal hizmetler kurumuna da ilettik, ama sonuç alamadık. İnşallah bundan sonra haksızlığa uğrayan ailelerin çocukları bir an önce yuvalarına geri gönderilir, ailelerin dramı da son bulur.