İsveç'in ekonomi ve refah ülkesi olduğu algısı hepimizce bilinen bir gerçek ama bunun ne kadar doğru olduğunu öğretilmiş algı yönetimi nedeniyle bir çoğumuzun araştırmadığı ve gözden geçirmediği bir yanı da var. Ülkede bir rutinin olması, herkesin öyle ya da böyle çorbasının kaynıyor olması belki de bunu araştırmaya ve incelemeye gerek bırakmamıştır.
10 milyonluk nüfusu olan ve yüz yıllardır ciddi sorunlarla karşılaşmamış bir ülke olarak, İsveç çoğu dünya ülkesine göre genellikle avantajlı olmuştur.
Aslında komşuları tarafından tarih boyunca pekte sevimsiz görülen ve kendini beğenmiş olarak tanımlanan İsveç'in ekonomik gücünün markadan geldiğini biliyoruz. Marka yaratma konusunda ciddi çalışan ancak üretim konusunda iç pazardaki çarkın önemli bir kısmı hizmet sektörü üzerinden dönerken, ülke ekonomisinin itici gücü silah ve savunma sistemleri ile teknolojik buluşlardan geliyor.
Çok fazla teknik detaya girmeden hepimizin anlayabileceği bir düzeyde İsveçle ilgili bazı bilgiler aktarayım.
Covid-19 salgını küresel ölçekte ekonomiyi ciddi şekilde tehdit ettiğini ve bu tehdidin her geçen gün kar topu gibi büyüdüğünü görüyoruz.
Daha öncede sorunları olan sağlık sistemi koronavirüs salgınıyla birlikte daha çok belirgin hala gelen İsveç'te, ülke açısından bundan daha önemli sorunlarda baş göstermeye başladı.
Çoğumuzun İsveç'in ekonomiye önem vererek salgın sürecinde insan sağlığını gözardı ettiği konusu gündeme geliyor ve bu düşünce giderek yaygınlaşıyor.
Salgının başlamasıyla birlikte yüzlerce milyar kronluk ekonomi destek paketleri havada uçuşurken, bu ekonomik desteklerin kobilere hiçte ulaşmadığını net bir şekilde görmeye başladık. Bazı küresel markaların desteklenmesi dışında küçük ve orta ölçekli firmaların tel tel dökülmeye, kapanmaya başladığını görüyoruz.
Her ülkenin temel dayanağı olan bazı branşlar vardır. İsveç'te de bu böyledir.
İşletmeler olmadan ülkelerin ekonomik olarak ayakta durması mümkün değildir.
Tarım, tıbbi malzeme ve tekstil üretiminin önem kazandığı bir süreçten geçiyoruz.
İsveç'in dünya çapında iştirakı olduğu ilaç firmaları, otomobil markaları, mobilya şirketleri ve tekstil marka devleri bulunuyor. Ancak üretimi kendi bünyesinde yapılmadığı ve dışa bağlı olması nedeniyle İsveç ekonomik olarak çok ciddi darbe alıyor.
Bugünkü verilere baktığımda Mart, Nisan ve Mayıs 18'ine şu saatine (13:00) kadarki süreçte resmi olarak tescillenmiş irili ufaklı binlerce firmanın iflas ettiğini görüyoruz.
İsveç'te salgının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte Mart-Nisan aylarında 774 otelin iflas ettiğini üzülerek belirtmek istiyorum. Bu da turizm sektörünün nasıl bir süreçten geçtiğinin ve ne denli zorluklar yaşadığını gözler önüne seriyor.
Elbette iflas eden bir tek turizm sektörü değil. Havacılık, eğlence, turizm en çok etkilenen branşlarda başı çekse de, tekstil gibi farklı sektörlerde krizden ciddi şekilde nasibini alıyor.
Şu verileri biraz daha genişletelim ve Ocak, Şubat, Mart ve Nisan karşılaştırmalarını grafik olarak verelim. 15 Mayıs 2020 trihine kadarki verilerini de daha aşağıda trend modeliyle sunalım.
Covid-19 salgını ve gelecekle ilgili belirsizlik İsveç ekonomisine ağır bir darbe vurdu. Kriz İsveç'e etkisini gösterdiğinden beri, bir bütün olarak ülke olumsuz etkilendi ve özellikle bazı endüstrilerde ciddi iflaslar yaşandı. Genel artışla ilgili duruma baktığımızda bu yılın Mart ve Nisan aylarında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33'e yakın daha fazla iflasın gerçekleştiğini görüyoruz. Rakamları ayrıntılı olarak incelersek, endişe verici bir tablo ortaya çıkar.
Yurkarıda grafikte karşılaştırmalı olarak verilen rakamlara bakıldığında: Mart ve Nisan 2020'de İsveç'in limited şirketleri arasındaki iflasları görüyoruz ve geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırınca ortaya çıkan tablo durumu daha da endişeli hale getiriyor. Bunların içine diğer şirket türlerini de katarsak durumun vahimiyetini daha korkunç olarak görürüz. Ayrıca Mayıs ayının ilk 15 gününden bazı karşılaştırmalar da görebilirsiniz. Grafiklerde sunulan rakamlar, gerçek zamanlı iflas takibini sağlayan yeni istatistiklerle günlük olarak güncellenen kaynaklardan alınmıştır.
Gün gün ve ay ay iflas sayıları
Krizin piyasa ve şirketleri nasıl etkilediği hızla değişebilir. Bu nedenle, her gün iflasların sayısına ilişkin yeni rakamlar eklenerek artış devam ediyor.
Trend şu ana kadar iflas sayısındaki artışın 2020'de her ay artacağı yönünde görünüyor.
Bir önceki yıla göre iflasların gün geçtikçe açılan bir makas şeklinde büyüdüğü gözleniyor.
İsveç'in koronavirüs kriziyle mücadele konusunda dünyanın diğer ülkelerinin tersine sürü bağışıklığına yakın bir yol izlemesinin temelinde yatan şeyin ekonomi çıkmaza girmeden hayatı devam ettirebilmek olduğunu artık biliyoruz. Ancak İsveç, küresel ekonomik baskının giderek ağırlaşmasıyla birlikte kendi içinde ciddi sıkıntılar yaşamaya devam edecek.
Daha ağır darbe almamak için İsveç'in asla karantina uygulamayacağı aşikar.
Devlet ekonomisini mümkün olan en az kayıpla devam ettirmek için vatandaş hasta olsa dahi çalışmak zorunda. Çünkü İsveç iş kanunu ve işsizlik sigortalarına bakıldığında, yaşanabilecek her türlü kriz nedeniyle doğacak bireysel ekonomi kaybını asgari tutarda da olsa devlet karşılamak zorundadır. Bu da devlet ekonomisi üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor ve İsveç bunu daha büyük yaralar almadan atlatmak için doğal olarak iç piyasada insanların çalışmaları için salgına rağmen risk alarak hayatı devam ettirmek istiyor.
Son olarak: Dışa bağlı tüm ülkelerde olduğu gibi, bu süreçte İsveç ekonomisininde kırılgan olduğunu idrak etmiş olduk.
Not: Bu süreçte çalıştığınız işlerinize sahip çıkın, tazminatsız işten çıkarmalar için birçok bahanenin üretildiği şirketlerde işten çıkarılan ilk çalışanlardan olmayın. Bu kritik sürecin daha ne kadar süreceği belli değil, bu yüzden tedbirli olmakta fayda vardır.
Sağlıkla kalın.